Stanford Üniversitesi’nden Profesör Michael Snyder’in araştırması, en çok 44-60 yaşları arasında yaşlandığımızı ve bu değişikliklerin yüzümüze yansıdığını ortaya koydu.
Genetikçi Snyder, hayatta köklü değişikliklerin yaşandığı dönemler olduğunu söyledi.
25-75 yaş aralığındaki 108 gönüllüde 135 bin molekül ve mikrop incelenerek, kalp damar hastalıkları ve metabolizmayla ilişkili moleküllerde değişimler gözlemlendi.
Söz konusu çalışmalarda RNA, proteinler, lipitler ve bağırsak, deri, burun ve ağız mikrobiyomları da dahil olmak üzere çeşitli molekül türleri analiz edildi. İnsan vücudunda yaşamın iki döneminde farklı tipteki moleküllerin miktarında önemli bir değişimin olduğu gözlemlenmiştir.
“YAŞLANMAYA MEYDAN OKUMAK” İÇİN TAVSİYELER
Avustralya Edith Cowan Üniversitesinden yapılan yeni bir araştırma, yaşlanmanın yavaş ve kaçınılmaz süreci olan entropinin sık seyahatle yavaşlatılabileceğini iddia ediyor. Yeni insanlarla tanışıyoruz, yeni hayat tecrübeleri ediniyoruz ve bunların hepsi yaşlanmanın hızına ve şekline etki ediyor.
Doğa yürüyüşleri ve günde en az 30 dakika egzersiz yapmak stresi azaltır, ruh halinizi iyileştirir ve sindirime olumlu etki eder.
Lif açısından zengin besinler; meyveler, sebzeler, baklagiller ve tohumlar. Besinler bize enerji veren, bizi tok tutan, uzun ömürlü kılan şeylerdir.
2022 yılında yapılan bir araştırma, düzenli olarak lif tüketen kişilerin kalp hastalığı, kanser ve diğer yaygın ölüm nedenlerine yakalanma risklerinin daha düşük olduğunu buldu.
Alkollü içeceklerden de uzak durmanız önerilir çünkü sık alkol tüketimi kalp hastalığı, kanser ve daha birçok hastalık riskini artırır.
Telefon, bilgisayar ve televizyon kullanımının mümkün olduğunca az olması, insanlarla doğrudan temasın önerilmesi de önemli.
Yapılan araştırmalar, yalnızlığın bunama riskini yüzde 31’e yakın artırdığını, ekran başında geçirilen zamanın uyku kalitesini olumsuz etkileyerek strese ve depresyona yol açabildiğini ortaya koyuyor.
İyi uyku bağışıklığı, kalp sağlığını, cildi ve enerji seviyesini destekler. Öte yandan uyku eksikliği hafızayı ve verimliliği olumsuz yönde etkileyebiliyor.
